Aerobik sistemin anaerobiğe kıyasla çok daha verimli olması onu egzersizler için tercih sebebi yapar. Bu sebeple, egzersizin şiddetinden bağımsız olarak hareketle beraber ventilasyonumuz artar, ve devam eden süreçte de egzersizin ihtiyacına göre ayarlanır. Merak edenler yazının tamamını okuyabilir.
Görsel - Medüller kontroldeki faktörler
Orta şiddetli bir egzersizde ventilasyonun kontrolü hem kemoreseptör hem de nöral inputların respirasyon kontrol merkezilerine yaptığı iletiler sonucu sağlanır. Ancak egzersizin başında ve devam eden süreçte O2 tüketimi ve CO2 üretimi aynı miktarda değildir.
Egzersizin ilk anındaki ventilasyon artışı yüksek beyin merkezleri tarafından sağlanır. Bu kısımda hareket ettiğimiz için daha çok nefes almamız gerektiğini düşünerek istemli bir davranış sergileriz.
Devam eden süreçte metabolik faaliyetlerde harcanan O2, sonrasında ortaya çıkan CO2 ve H+ iyonları kemoreseptörleri uyarır. Kasların ritmik ve düzenli hareketleriyle ilgili respirasyon merkezlerine bilgi gönderilir.
Görsel - Oksijen alımının dengelenmesi
Ventilasyon yeterince hızlandıktan sonra kas hareketlerinin düzenli veya düzensiz oluşu, buna paralel olarak kandaki O2, CO2 basıncı ve H+ iyonlarının varlığı ince ayarın yapılmasını sağlar. Vücudun çeşitli bölgelerinden düzenleme için bilgi sağlayan önemli kısımlar bulunur (aortik ark, karotid arter ve kaslar). Bu bölgelerden toplanan bilgiler aracılığıyla 1-4 dakika sonrasında ventilasyon egzersizin ihtiyacına göre düzenlenmiş olur (steady-state).
Akciğerlerimiz antrenman periyotları sonrasında adaptasyona maruz kalmaz. Dayanıklılık antrenmanları sonucu performansı oldukça gelişmiş olan bireylerin akciğer yapıları ve pulmoner fonksiyonları sedanter bireylerle çok benzerdir.
Görsel - Egzersizin pH'a etkisi
Kas, iskelet, sinir ve kardiyovasküler sistemleri belli bir egzersiz dönemi sonrasında adaptasyon yaşarken respiratuvar sistem için neden aynı durum geçerli değil? Bunun cevabı oldukça basit, akciğerlerin normal yapısı egzersiz anında taşınması gereken O2 ve CO2 miktarının oldukça üstündedir. Bu sebeple de egzersize yanıt olarak sistemin adapte olması gerekmez.
Yapısal bir değişiklik olmamasına rağmen belli bir dayanıklılık antrenmanı periyodu sonrasında net bir egzersiz yükünde (örn, 10 km/h ile koşmak) bireyin tükettiği oksijen miktarında %20-30 civarında azalma gerçekleşir. Oksijen tüketiminde meydana gelen bu azalma bireyin hareket ekonomisinin gelişmesiyle ve kaslarının aerobik kapasitesinin artmasından kaynaklı H+ iyon üretiminin azalmasıyla ilişkilidir.
Görsel - Antrenmanın ventilasyona etkisi
Sonuç olarak, egzersiz ile birlikte O2 tüketimi, CO2 ve H+ üretimi artar. Bu spesifik talepler doğrultusunda ventilasyonun düzenlenmesi gerekir. Egzersizin başında metabolit artışı tamamen gerçekleşmediği için yüksek beyin merkezleri ventilasyonu hızlandırır. Egzersiz ile ilgili hareket, tüketim ve üretim bilgileri sabitlenip medulla oblangata ve ponsa düzenli olarak iletildikçe ventilasyonun yönetimi çoğunlukla bu kısıma devredilir. Bireyin steady-state'e ulaşması 1-4 dakika sürer. Akciğer kapasitesi egzersizdeki taleplere kıyasla çok yüksektir bu sebeple antrenmanla yapısal değişikliğe uğramaz. Bir antrenman periyodu sonunda aynı koşu hızını daha düşük O2 tüketimiyle yaparsınız çünkü ekonominiz ve aerobik kapasitesiniz gelişmiştir.
Konuya ilişkin bilginizi tamamlamak ve kendinize seviye atlatmak için önceki ve sonraki yazılara göz atmayı ihmal etmeyin. Linklere aşağıdan ulaşabilirsiniz.
SSPS - level up yourself
Bu ve sitemizde yer alan diğer yazılar SSPS spor ve sağlık bilimleri kütüphanesi kaynakları kullanılarak hazırlanmıştır.