top of page

Bağışıklık Sistemi, Bakteri ve Virüsler


Bağışıklık, vücudun potansiyel olarak zararlı olan maddelere ve anormal yapıdaki hücrelere direnmesi veya bunları uzaklaştırması olarak ifade edilir. Vücudun iç savunma sistemi olan bağışıklık sistemi vücudun kendi hücrelerine yabancı olan maddeleri tanımada ve etkisiz hale getirmede çeşitli faaliyetlerde kilit rol oynar.


Bakteriler ve virüsler gibi istilacı ve hasta edici mikroorganizmalara patojen denir. Bağışıklık sistemi; vücudu patojenlere karşı savunur, travmaya veya hastalığa bağlı olarak yapısal hasar almış hücreleri ortadan kaldırır, yara iyileşmesi ve doku onarımını kolaylaştırır.

GÖRSEL SARS-CoV-2 virüsü

Vücudun kendi içinde ortaya çıkan/gelişen anormal veya mutasyonlu hücreleri tanımlayıp yok eder. İmmün gözetim/denetim olarak adlandırılan bu görev kansere karşı ana savunma mekanizmasıdır.


Vücudumuzun bu savunma sistemi kimi zaman normalde zararsız olan bazı maddelere karşı alerjik reaksiyon oluşturur. Hatta nadiren de olsa uygunsuz tepkiler oluşturarak kendi vücut hücrelerine karşı antikor üretir ve otoimmün hastalıklara yol açar.


GÖRSEL  T hücresi kanser hücresine saldırırken

Günlük hayatımızdaki birçok eylem bağışıklık sistemimizin işlevini etkiler. Bu yüzden bağışıklık farklı seviyelerde de olsa sürekli olarak etki altındadır.


Bağışıklık sistemi fonksiyonu açısından konuştuğumuzda günlük eylemlerden farklı olarak egzersiz ayrıca özel bir başlıktır. Çünkü egzersiz hem kısa vadeli (akut) hem de uzun vadeli (kronik) bağışıklık sistemi işleyişinde etkiye sahiptir.


Bakteriler ve Virüsler

Vücudumuzu dış çevreden tehdit eden ana yabancı maddeler bakteriler ve virüslerdir. Bakteriler; yapısında çekirdek bulundurmayan ancak hayatta kalma ve üreme süreci için gerekli donanıma sahip tek hücreli canlılardır. Vücuda giren patojenik yani hastalığa sebep olan bakteriler; enzimler veya toksinler salarak dokulara hasar verir, hastalığa yol açar ve hücre işlevlerini bozar.


Virüsler, bakterilerden farklı olarak, hücresel varlıklar değildir. Yapılarında sadece nükleik asitler (DNA ve RNA) bulunur ve bu genetik materyal protein kılıf ile çevrilidir. Enerji üretimi ve protein sentezi için gerekli olan hücresel mekanizmaya sahip değildir. Bu yüzden metabolizmaları bulunmaz ve üreyemezler.


GÖRSEL  Egzersiz ve immün fonksiyon

Virüs bir vücut hücresini enfekte ettiğinde, buradaki biyokimyasal faaliyetleri kendi çıkarı için kullanır. Genetik materyali hücreye saldığında virüsün çoğalması için gerekli protein sentezi başlar.


Vücut hücresi enfekte olduktan sonra virüs için çalışmaya başladığında artık yabancı hücre olarak algılanır. Virüs, hücrenin kendi yaşamsal faaliyetlerini aksatmasına sebep olur, hücrenin kendisine toksik maddeler ürettirerek ya da onu kanser hücresine dönüştürerek hücreye zarar verir.


GÖRSEL Virüsün kendini çoğaltması

Yakın tarihte büyük etki yaratan virüslere baktığımızda kuş gribi, domuz gribi ve COVID-19 (SARS-CoV-2 virüsü) hastalıklarını görüyoruz. Virüsler yüksek ölüm oranlarına neden olabilir ve tüm dünyayı etkisi altına alabilecek hastalıklara yol açabilir. Bu virüslerin hepsinin en ortak özelliği solunum yoluyla bulaşmalarıdır.


Virüsler birçok yüzeyde saatlerce kalır, bazı dokularda ve yapılarda ise günlerce durabilirler. Bir insanın kapı kolunu elledikten sonra elini ağzına götürmesi kadar basit bir eylem virüs tarafından enfekte olmasına sebep olabilir. Virüsten virüse değişmekle beraber genel belirtiler arasında ateş, öksürük ve nefes almada zorluk bulunur.


Sonuç olarak,


Konuya ilişkin bilginizi tamamlamak ve kendinize seviye atlatmak için önceki ve sonraki yazılara göz atmayı ihmal etmeyin. Linklere aşağıdan ulaşabilirsiniz.


SSPS - level up yourself

Bu ve sitemizde yer alan diğer yazılar SSPS spor ve sağlık bilimleri kütüphanesi kaynakları kullanılarak hazırlanmıştır.

 

bottom of page