T hücreleri istilacılara veya hastalıklı hücrelere karşı doğrudan saldırı gerçekleştiren bağışıklık hücrelerinden biridir. Her bir T hücresi yüzeyinde binlerce reseptör (TCRs) barındırır. Ancak bir T hücresinin yüzeyinde bulunan reseptörlerin hepsi aynıdır. Bu, yalnızca tek tip antijeni tanıyabilecekleri anlamına gelir.
Bir T hücresinin yalnızca tek bir antijeni tanıyabilmesi sizi endişelendirmesin. T hücreleri reseptörleri sentezlenirken DNA'da bulunan TCR genlerine ekleme, çıkarma ve yeniden düzenleme (rekombinasyon) uygulanır. Böylece milyonlarca farklı T hücresi reseptörü ile vücudunuz daha önce hiç karşılaşmadığı istilacıları bile yabancı olarak algılayabilir.
T hücrelerinin istenmeyen bir maddeye karşı immün yanıt oluşturabilmesi için antijeni tanımaları gerekir. Bu tanıma fonksiyonu için ise antijen T hücrelerine sunulmalıdır çünkü T hücreleri serbest antijeni tanıma becerisine sahip değildir. Bu noktada antijen sunucu hücreler (antigen-presenting cells, APC) devreye girer.
GÖRSEL APC ve T hücresi etkileşimi
APC bir antijen ile karşılaştığında endositoz ile onu içerisine alır. Antijeni moleküler parçalarına sindirir, immün yanıt oluşumuyla ilişkili olan belirli kısımlarını (epitoplarını) MHC molekülleri aracılığıyla hücre yüzeyinde sergiler. MHC molekülleri hücre yüzeyinde bulunan glikoprotein türü yapılardır.
Glikoproteinler bütün hücrelerin yüzeyinde bulunur. Protein kökenli bu yapıların en önemli özelliği, hücreye aitlik/sahiplik etiketi sağlamasıdır. Hücre yüzeyinde yer alan glikoproteinler sayesinde bağışıklık hücreleri onun vücuda ait olup olmadığını ya da sağlıklı olup olmadığını algılayabilir.
MHC proteinleri vücudun kendisine ait olduğu için self-antijen olarak nitelendirilir. Bu proteinler her bireyin kendisine özeldir (tek yumurta ikizleri hariç). MHC proteinleri hücre içinde düzenli olarak sentezlenir ve hücre yüzeyine gönderilir. Yüzeye hareketlenme yapacağı zaman hücrede yabancı bir peptid parçası varsa bunu yapısına katıp yüzeye yerleşir.
GÖRSEL Antijen-MHC kompleksi oluşumu
Hücre yüzeyine yerleştiğinde yapısında yabancı peptid fragmanı bulunuyorsa antijen sunumu gerçekleşiyor demektir. Bu APC'nin genelde yaptığı ilk aksiyon en yakın lenf düğümüne ilerlemek olur. Lenf düğümündeki T hücresi klonlarından antijeni tanıyabilecek reseptöre sahip olan var mı diye kontrol edilir (var ise T hücresi klonu aktifleşir).
MHC molekülü peptid fragmanı ile birleşmeden yüzeye yerleştiyse antijen taşımıyordur. Bu durumda T hücreleri tarafından antijen tanıma gerçekleşmez. Tanıma gerçekleşmediği için T hücresi klonu hücreye özel bir yanıt oluşturmayacaktır, dolayısıyla aktifleşip çoğalma süreçleri meydana gelmez.
MHC molekülleri sınıf 1 ve sınıf 2 olarak ayrılır. Sınıf 2 MHC yalnızca makrofajlarda, dendritik hücrelerde ve B hücrelerinde bulunur. Sınıf 1 MHC ise çekirdekli bütün hücrelerde bulunur.
GÖRSEL APC olarak dendritik hücre
Lenfosit türlerinden T hücrelerinin aktivasyonu için MHC etkileşimi şarttır. NK hücreleri aktivasyonu için ise zorunlu değildir. B hücreleri ise kendi yüzeylerindeki reseptörleri sayesinde doğrudan serbest antijen tanıması yapar, aktivasyon için MHC etkileşimine girmez. B hücreleri bazı durumlarda tanıma yaptığı antijeni kendi içine alıp Sınıf 2 MHC ile yüzeyinde sergileyerek APC görevi görür.
Sınıf 1 MHC'nin çekirdekli bütün hücrelerde bulunması kritik bir öneme sahiptir. Bu sınıf, sitotoksik T hücreleriyle etkileşime girer ve bulunduğu hücrenin kanserli ya da enfekte olduğunu sitotoksik T hücresine söyler. Bu sayede vücuda ait olan ancak yabancı protein sentezi yapan hücreler öldürülür, vücudun sağlıklı kalması sağlanır.
GÖRSEL MHC-1 ve MHC-2 molekülleri
B hücreleri, yukarıda belirtildiği gibi, MHC proteinlerle etkileşime girmez. Ancak bir diğer T hücresi türü olan yardımcı T hücreleri Sınıf 2 MHC proteinlerini tanır. Bunlar yalnızca dendritik hücreler, makrofajlar ve bazen de B hücrelerinde yani yalnızca APC'lerde bulunur. Antijen tanıma yapan T hücreleri türlerine göre sürecin devamında fonksiyonlarını yerine getirir.
Görüldüğü üzere İmmün yanıtta birçok farklı hücre türü fonksiyon görmektedir. Bu yüzden, lökosit veya lökosit kökenli farklı hücre türlerinin iletişimi için kimyasal mesajcılara ihtiyaç duyulmaktadır. Bunlara sitokin adı verilir. T hücreleri ve APC'lerin iletişim kurduğu sitokin türü ise genelde interlökinlerdir.
GÖRSEL Kompleks sitokin iletişimi
Sonuç olarak,
Konuya ilişkin bilginizi tamamlamak ve kendinize seviye atlatmak için önceki ve sonraki yazılara göz atmayı ihmal etmeyin. Linklere aşağıdan ulaşabilirsiniz.
SSPS - level up yourself
Bu ve sitemizde yer alan diğer yazılar SSPS spor ve sağlık bilimleri kütüphanesi kaynakları kullanılarak hazırlanmıştır.