top of page

Eksternal Savunma Hatları

İnsan vücudu temelde deri sayesinde dış çevredeki potansiyel zararlı maddelerden korunur ancak dışarıyla doğrudan teması olan iç vücut yüzeyleri de savunma sisteminde görev alır. Sindirim sistemi, genitoüriner sistem ve solunum sistemi çeşitli taktiklerle savunma gerçekleştirir.


Deri, epidermis ve dermis olmak üzere iki katmandan oluşur. Altında yer alan karmaşık sistemi dış çevreden fiziksel olarak koruduğu gibi aslında savunma mekanizmalarında da aktif rol alır.


GÖRSEL  Derinin katmanları ve reseptörler

Epidermis

Epidermis derinin dış katmanıdır ancak kendisi çok katmanlı yapıda olan epitel hücrelerden oluşur. Bu hücreler doğrudan kan beslemesine sahip olmadığı için madde alış-verişleri difüzyonla gerçekleşir.


Epidermisin alt katmanlarında bulunan hücrelerin çoğalıp olgunlaşması üst katmanlarda yer alanları daha da yukarı iter. Bu durumda, hücreler ciddi beslenme sıkıntısı çektiği için ölür. Ölen hücrelerin içlerinde yoğunlaşmış olan keratin filamentleri yüzeyde kalmaya devam eder ve gözle gördüğümüz deri kısmını (keratinize katman) oluştururlar.


Keratinize katman hava geçirmez ve suya karşı oldukça dayanıklı özelliktedir. Ek olarak, vücut ve dış çevre arasında herhangi bir maddenin iki yönlü geçişini engeller. Bu özelliği sayesinde vücudumuzdaki suyun ve diğer hayati maddelerin içeride kalmasını sağlarken, zararlı maddeleri de vücudun dışında tutmaktadır.


Epidermis bakteri ve toksik maddeleri fiziksel olarak engelleyebildiği gibi yapısında bulunan enzimler sayesinde kanserojen maddeleri zararsız hale getirebilir. Bazı maddeler ise (özellikle lipofilik özellikli maddeler) epitel hücrelerin plazma membranından geçerek vücut içine girebilir.


GÖRSEL  Epidermal ve dermal hücreler

Epidermis yapısında bağışıklıkta görevli çeşitli hücreler bulunur. Langerhans hücreleri (dendritik hücre) fagositik özelliklidir, yabancı maddeyi yutup bağışıklık sistemini aktive eder. Granstein hücreleri bağışıklık yanıtın frenlenmesinde görevlidir. T lenfositler ise yabancı hücrelere saldırı gerçekleştiren bağışıklık hücreleridir, derinin iki katmanında da dağınık halde bulunur.


Dermis

Epidermisin altında yer alan dermis, elastin (elastisite) ve kolajen lifler (doku kuvveti) içerir. Bol miktarda kan damarına sahiptir ve özel sinir uçlarıyla (reseptörlerle) doludur. Dermisin yapısında bulunan reseptörler basınç, sıcaklık, ağrı ve diğer duyusal girdileri toplar.


Bu bilgiler neticesinde dermiste bulunan kan damarlarının çapı, tüylerin dikleşmesi ve deride bulunan ekzokrin bezlerin salgısı kontrol edilir (örn. ter ve sebum). Yapısında makrofajlar, mast hücreleri ve lenfositler barındırarak bağışıklığa destek olur.


Sindirim Sistemi

Tükürük yapısında çeşitli bakterileri parçalayan enzimler bulunur. Ayrıca, gıda ile tüketilen nitrat dilimizdeki yararlı bakteriler tarafından nitrite dönüştürülür. Nitrit, mideye indiğinde asidik ortamla nitrik oksit yapısına geçer, bu madde bir çok mikroorganizma için toksik etkiye sahiptir.


Tükürük ve nitrik oksit yanında gastrik sıvının sahip olduğu düşük pH gıda ile yutulan bakterilerin çoğunu zararsızlaştırır. Mideyi geçen bakteriler için intestinal mukozanın yapısında lenfoid nodüller bulunur. Bu nodüller bakterileri tutup bağışıklık hücrelerine sunarlar.


GÖRSEL  İntestinal nodüller

Bunca savunmaya rağmen bazı bakteriler kalın bağırsağa kadar ulaşmayı başarabilir ama sorun yok. Kalın bağırsakta normal olarak bulunan mikrobiyal popülasyonumuz doğal bir bariyer görevi görür ve patojenlerin gelişimini engeller.


Genitoüriner Sistem

Genitoüriner (üreme ve üriner) sistemde vücuda girmeye çalışan yabancı maddeler için oldukça zorlayıcı koşullara sahip bir ortam vardır. Mesela, idrar ve vajinal salgı asidik yapıdadır. Asidik ortam, mikroorganizmaların yaşamak için tercih etmediği alanlardır.


Bununla beraber, bu organlarda mukus salgısı gerçekleşir. Mukus yapışan özelliği sayesinde içeri girmeye çalışan partikülleri tutar. Bu partiküller fagositler tarafından etkisiz hale getirilebilir ya da idrarın/dışkının yapılmasıyla vücuttan uzaklaştırılır.


Respiratuvar Sistem

Ventilasyon sırasında dışarıdaki havayla temas eden respiratuvar sistem alanı deriye kıyasla 30 kat daha fazladır. Hava bulunan büyük partiküller burun girişindeki kıllar aracılığıyla filtrelenir. Bademcikler ve geniz eti solunan patojenlere karşı bağışıklık koruması sağlayan önemli dokulardır.


GÖRSEL  Silyaların mukusu yukarı itişi

Solunum yolunun daha alt kısımlarında sürekli olarak hareket eden milyonlarca tüy benzeri çıkıntı (silyalar) bulunur. Silyaların üstü mukus ile kaplıdır. Silyaların hareketi mukusu devamlı yukarı doğru iter. Birçok bakteri vücuda toz parçacıklarıyla girdiği için bu işleyiş önemlidir.


Mukus, silyaların yukarı dalgalanmalarından ötürü üstüne yapışmış olan partiküllerle beraber boğaza taşınır. Kirli mukus tükürülerek dışarı atılabilir. Ya da mideye indirilerek tükürük, gastrik sıvı, intestinal nodüller ve kalın bağırsağa maruz bırakılır, nihayetinde sindirilemeyen yabancı maddeler dışkı ile vücuttan atılır.


Mukus içinde bakterilerin hücrelere tutunmasını önleyen antikorlar salgılanır. Ayrıca, alveollerin yapısında fagositik beceriye sahip özel makrofajlar bulunur. Öksürük ve hapşırık hava yolunu tahriş edebilecek maddelerin girişini önlemek amacıyla gerçekleşir.

Sonuç olarak,


Konuya ilişkin bilginizi tamamlamak ve kendinize seviye atlatmak için önceki ve sonraki yazılara göz atmayı ihmal etmeyin. Linklere aşağıdan ulaşabilirsiniz.


SSPS - level up yourself

Bu ve sitemizde yer alan diğer yazılar SSPS spor ve sağlık bilimleri kütüphanesi kaynakları kullanılarak hazırlanmıştır.

bottom of page