Kemik yapısı doğum sonrasında da sürekli olarak yenilenmeye maruz kalır. Bu sürekli yenilenme olayına remodeling denir. Remodeling, eski kemik yapısının dokudan kaldırılması ve yerine ya da ihtiyaç duyulan kısma yenisinin eklenmesiyle gerçekleşir.
Remodeling 2 olayın kombinasyonuyla meydana gelir. İlkinde osteoklastlar tarafından mineral ve kolajen liflerin kemikten koparılır, buna kemik rezorpsiyonu adı verilir. İkincisinde ise osteblastlar tarafından mineral ve kolajen liflerin yapıya eklenir, buna ise kemik depozisyonu denir.

GÖRSEL Osteoklast ve osteoblast faaliyeti
Herhangi bir zaman diliminde vücuttaki kemiklerin yaklaşık %5'i remodeling sürecindedir. Bazı kemikler diğerlerine göre bu süreci daha hızlı geçirir. Hatta öyle ki, aynı kemiğin farklı kısımlarında bile sürecin aldığı vakit farklılık gösterebilmektedir.
Vücutta yetişkin kemikler oluştuğunda bile eski kemiğin yenisiyle değiştirilmesi durumu söz konusudur. Kırılan kemiklerin iyileşmesi de remodeling sayesinde gerçekleşir. Egzersiz, sedanter yaşam ve diyet gibi etkenler bu süreçte önemli faktörlerdir.
Egzersiz neden sağlıklıdır, bunu cevaplayalım. Remodeling uyarıcısı olan egzersiz, kemiği zararsız olan az miktarda deformasyona maruz bırakır. Bu durumda yeni oluşan kemik eskisinden daha kuvvetli ve dayanıklı üretilir. Böylece yeni kemiğin zarar görmesi için daha zor koşullar gerekir.

GÖRSEL Yükün kemikteki etkisi
Temel Fizyolojik Süreç
Remodeling için öncelikle kemik yapısının yıkılması gerekir. Bu süreç osteoklastlar tarafından gerçekleştirilir. Osteoklastlar kemik yüzeyine sıkıca bağlanır. Bu bağlanma o kadar sıkıdır ki hücrenin kıvrımlı kenarlarından dışarı hiçbir şey sızamaz.
Bağlantı yapılan bölgedeki kemiği yıkmak için, hücre tarafından, lizozomal enzimler ve asitler salgılanır. Lizozomal enzimler kolajen lifleri ve organik maddeleri parçalar, ortama bırakılan asit ise hidroksiapatit kristallerini çözer.
Kemiğin yıkılacağı bölgede birden fazla osteoklast eşzamanlı çalışır. Bu sayede, yeni kemik yapısının oluşturulması için gerekli alan ya da tünel elde edilir. Ayrıca, osteoklastlar yapıdan kopardıkları mineral ve kolajenleri endositoz ile içine alır ve hücrenin diğer tarafından ekzositoz salar.

GÖRSEL Osteoklatın yapısı ve bağlantısı
Salınan maddeler öncelikle hücreler arasında bulunan sıvıya geçer. Buradan da difüzyonla kan dolaşımına karışır. Fazlalık maddelerin bölgeden uzaklaştırılması bu şekilde sağlanır.
Osteklastlar planana kemik yıkımını tamamladıklarında kemik yüzeyinden ayrılır. Sıra yeni kemiğin inşaasına geldiği için bölgeye osteoblastlar toplanır. Osteoblastlar kemik matriksi salgılarak yeni osteonların oluşumuna öncülük eder.
Büyüme ve Remodelingte Ana Faktörler
Mineraller. Kemik büyümesi süreci için yüksek oranda kalsiyum ve fosfora ihtiyaç duyulur. Bunların yanında az miktarda da olsa magnezyum, florür ve manganeze ihtiyaç vardır. Bu mineraller remodeling için de gereklidir.
Vitaminler. A vitamini osteoblast aktivitesini uyarır. C vitamini kemiğe hacminin %50'sini veren protein olan kolajen sentezi için gereklidir. D vitamini kalsiyumun bağırsaktan emilmesini sağlayarak bu sürece destek olur. B12 ve K vitamini de kemik proteinlerinin sentezinde rol alır.

GÖRSEL Kolejen yapısında C vitamini
Hormonlar. IGF, osteblastları uyarır, epifizeal plaklarda ve periosteumda hücre bölünmesini teşvik eder ve yeni kemik yapımı için gerekli olan proteinlerin sentezini tetikler. IGF üretimi ön hipofizden üretilen GH'ye yanıt olarak karaciğer tarafından üretilir.
IGF'ye ek olarak, tiroid bezlerinde üretilen T3 ve T4 hormonları osteoblastları uyararak, panktreasta üretilen insülin hormonu protein sentezini tetikleyerek kemik büyümesine destek olur. Paratiroid hormon, kalsitriol ve kalsitonin remodelinge etki eden diğer hormonlardır.
Ergenlikte ise en önemli hormonlar östrojenler ve testosterondur. Kadınlarda östrojenler erkeklerde ise testosteron gibi androjenler oran olarak daha fazladır. Bu hormonlar osteblat aktivitesini artırarak ve kemik matriksi üretimini tetikleyerek ani büyüme atağına öncülük ederler.
Östrojenler kadın iskeletinde bazı değişiklikler meydana getirir (örn. pelvisin genişlemesi). İki cinsiyette de epifizeal plakların kapanmasına sebep olurlar. Kadınlarda seviyenin daha yüksek olması plakların daha erken kapanmasına sebep olur (18 vs 21 yaş).
Sonuç olarak,
Konuya ilişkin bilginizi tamamlamak ve kendinize seviye atlatmak için önceki ve sonraki yazılara göz atmayı ihmal etmeyin. Linklere aşağıdan ulaşabilirsiniz.
SSPS - level up yourself
Bu ve sitemizde yer alan diğer yazılar SSPS spor ve sağlık bilimleri kütüphanesi kaynakları kullanılarak hazırlanmıştır.