Sekresyon ve Plazma Konsantrasyonu
- sspsyonetim
- 22 Tem 2024
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 15 Kas
Hormonlarda sürekli ve sabit bir salım modeli yoktur. Bunun yerine çok hassas biçimde ayarlanmış dinamik mekanizmalar bulunur. Her hormon, kendine özgü bir sekresyon hızına ve düzenleyici sisteme sahiptir. Bu yazıda sekresyon denetimini belirleyen üç temel başlığa odaklanacağız: negatif geribildirim, nöroendokrin refleksler ve sirkadiyen ritimler.
Negatif geribildirim. Hormon üretiminin hedeflenen düzeye ulaştığında kendi üretim sinyalini baskılamasıdır. Klima benzeri bir düzenleme gibi düşünebiliriz; ortam belirli bir seviyeye ulaşana kadar sistem çalışır ve hedefe varıldığında durur. Bu yapının en bilinen örneği tiroid hormonları ve hipofiz–hipotalamus ekseninde görülür.
Serbest T4 seviyesi düştüğünde hipotalamus TRH salgılar ve buna yanıt olarak ön hipofiz TSH üretir. TSH tiroid bezlerini uyararak T4 sentezini artırır. T4 normal aralığa ulaştığında TRH ve TSH üretimi baskılanır. Böylece hormon seviyesini koruyan döngü kendi kendini düzenler.

GÖRSEL Tiroid hormon kontrolü
Bu mekanizma vücuttaki en yaygın ve etkili denetim sistemidir. Hormonun kendisi üretimini tetikleyen sinyali baskılar ve böylece fizyolojik denge korunur. Bu nedenle negatif geribildirim, endokrin sistemdeki stabilitenin temel yapı taşı olarak kabul edilir.
Nöroendokrin refleks. Endokrin bezlerin sinirsel uyarılarla hormon salması nöroendokrin refleks olarak adlandırılır. Bu mekanizmada refleksin ilk adımı sinir sistemindedir, son adımı ise hormon sekresyonudur. Dehidrasyon bunun tipik örneğidir. Kanın ozmolaritesi yükseldiğinde ozmoreseptörler ADH sekresyonunu artırarak su kaybını azaltır.

GÖRSEL Adrenal medullada sempatik uyarılma
Ters durumda, kısa sürede aşırı su tüketildiğinde damar duvarları gerilir ve baroreseptörler ADH sekresyonunu durdurur. Böylece fazla suyun hızla atılması sağlanır. Bu refleksler sinir sistemi ile endokrin sistem arasındaki doğrudan bağlantıyı gösterir ve hormon yanıtının ne kadar hızlı değişebileceğini ortaya koyar.
Sirkadiyen ritimler. Tüm canlılarda olduğu gibi insanlarda da 24 saatlik bir biyolojik döngü bulunur. Gözün algıladığı ışık bilgisi hipotalamustaki suprakiazmatik nükleusa (SCN) iletilir ve burası vücudun ana zamanlayıcısı gibi çalışır. SCN hem hormonal düzeni hem de davranışsal ritimleri koordine eder.
Vücut ısısı ve kortizol seviyeleri bu döngüye büyük ölçüde bağlıdır. Gece yarısına yaklaşırken her ikisi de en düşük değerine iner ve bu durum uykuya geçişi kolaylaştırır. Sabah saatlerinde kortizolün yükselmesi uyanıklık düzeyimizi artırır. Böylece günlük enerji düzenimiz sirkadiyen ritim tarafından şekillendirilir.

GÖRSEL Sirkadiyen ritim etkileri
SCN aynı zamanda melatonin sekresyonunu kontrol eder. Işık melatonini baskılarken karanlık seviyelerini yükseltir. Bu mekanizma biyolojik saatin düzenlenmesinde temel rol oynar ve büyüme hormonu, kortizol ve üreme hormonları dahil birçok hormonun sekresyonunu etkiler. Sirkadiyen düzen, hormonal sistemin bütünsel ritmini belirleyen kritik bir unsurdur.
Hormonların nasıl salgılandığını, hangi koşullarda arttığını veya baskılandığını anlamak endokrin sistemin işleyişini kavramanın temel adımıdır. Bir sonraki bölümde, bu hormonal düzenlemeyi gerçekleştiren ana endokrin bezleri, salgıladıkları hormonları ve bu hormonların vücuttaki özgün etkilerini ayrıntılı şekilde inceleyeceğiz.
Sonuç olarak,
Konuya ilişkin bilginizi tamamlamak ve kendinize seviye atlatmak için önceki ve sonraki yazılara göz atmayı ihmal etmeyin. Linklere aşağıdan ulaşabilirsiniz.
SSPS - level up yourself
Bu ve sitemizde yer alan diğer yazılar SSPS spor ve sağlık bilimleri kütüphanesi kaynakları kullanılarak hazırlanmıştır.



