top of page

Asitler, Bazlar ve Tuzlar

Bazı maddeler suyun içine atıldığında ayrışırlar. Suda yaşadıkları ayrışma neticesinde ortama çıkan yapılara göre de çeşitli isimler alırlar. Asitler, bazlar ve tuzlar suyun içerisine bırakıldıklarında ne olur da böyle isimlendirilirler?


Bir çözeltide hidrojen iyonları ve anyonlara ayrışarak onun hidrojen iyonu (H+) konsantrasyonunu ölçülebilir miktarda artıran moleküller asit olarak tanımlanır. H+ yapısında elektron bulunmadığı için asitlere proton donörü de denmektedir. Sindirim için midemizde üretilen hidroklorik asit (HCl) buna en güzel örnektir.

GÖRSEL - Asit, baz ve tuzun suda iyonlara ayrışması


Bazlar ise katyonlara ve hidroksil iyonlarına (OH-) ayrışan, bununla beraber ölçülebilir miktarda proton ya da hidrojen iyonu alan moleküllerdir. Hidrojen iyonlarını topladıkları için proton alıcısı olarak da belirtilirler, bu özelliklerinden ötürü çözeltinin hidrojen iyonu konsantrasyonunu azaltırlar.


Hidrojen iyonundan (H+) daha farklı katyonları ve hidroksil iyonundan (OH-) daha farklı anyonları yapısında barındıran iyonik bileşiklere de tuz denir. Bir asit ve bazın birbirleriyle reaksiyona görmesi sonucunda tuz meydana gelir. Sodyum klorür, potasyum klorür, kalsiyum karbonat vücudumuzda yaygın bulunan tuzlardır.


Sodyum ve potasyum iyonları elektrolit özelliklerinden ötürü sinir iletiminde yüksek öneme sahiptir. Başka bir örnek olarak, kemik ve dişlerimize sertliğini veren ana madde ise kalsiyum fosfat tuzudur.


Homeostazi vücudumuzdaki iç denge durumunun çeşitli dış etkenlere rağmen sürdürülmesini ifade eder.

Vücudumuzda bulunan sıvıların asit-baz pH değerleri vücudun sağlıklı denge durumunu koruyabilmesi yani homeostazi için belirli bir aralıkta kalmalıdır. pH skalasında 7 nötr, 7'nin üzeri bazik, 7'nin altı ise asidik çözeltileri ifade eder. Normal kan pH değerimiz ise 7.35-7.45 arasındadır.

GÖRSEL - Farklı madde ve dokuların pH skalasında yeri


Yüskek şiddetli egzersizler esnasında kaslarımızda pH dengesini bozacak miktarda H+ üretiriz. H+ kaslarımızdan kana aktarılır, ancak kan pH seviyesini korumak kritiktir. Bu yüzden, kan pH homeostazisini sağlamak adına vücudumuzda çeşitli tamponlama sistemleri bulunur.


Tamponlama sistemleri hidrojen iyonlarını (H+) ortamdan alabilir veya, tam tersi, ortama bırakabilir.

Bunun en güzel örneği karbonik asit-bikarbonat tamponlama sistemidir. Bikarbonat iyonu (HCO3-) zayıf bir bazdır ve ortamdan H+ toplar, karbonik asit (H2CO3) ise zayıf bir asittir ve ortama H+ bırakır. Bu sayede ortamın pH dengesi artı veya eksi yönde kontrol edilebilir.

GÖRSEL - Karbonik asit-bikarbonat (reversibl reaksiyon)


Sonuç olarak; asitler hidrojen salan, bazlar hidrojen toplayan, tuzlar ise hidrojen veya hidroksil iyonu salmayan moleküllerdir. HCl sindirim için midemizde üretilen bir asit, HCO3 kan pH dengesini koruyan bir baz, kalsiyum fosfat ise kemik ve dişlerimize sertlik kazandıran bir tuzdur. Kan pH homeostazisini sağlamak adına vücudumuzda çeşitli tamponlama sistemleri bulunur (karbonik asit-bikarbonat).


Konuya ilişkin bilginizi tamamlamak ve kendinize seviye atlatmak için önceki ve sonraki yazılara göz atmayı ihmal etmeyin. Linklere aşağıdan ulaşabilirsiniz.


SSPS - level up yourself


bottom of page